Yaratılışa ait antik bir hikaye dinlemeye hazır mısınız?

Her şey Antik Şehir Babil’de halkın bir kule yapmak istemesiyle başladı. Bu onların ideale cennete ve Tanrıya ulaşma, kendi birliklerini kanıtlama yolculuğuydu. Kendini çok yetkin gören insanoğlu taş üstüne taş ekleyerek göklere ulaşacağını düşünürken, Tanrı bu eylemi insanoğlunun hırsı olarak algıladı ve kuleyi yapmaya çalışan herkesi farklı bir dil konuşur hale getirdi. Anlaşamayan inşaatçılar kule yapımını tamamlayamadan pes etti ve kule terk edildi.

İncil’in Yaratılış kitabında yer alan Babil Kulesi hikayesi genellikle insanın kibri, gururun sonuçları ve insanlığa yapılan ilahi müdahale hakkında uyarıcı bir hikaye olarak yorumlanır. Aynı zamanda insanlık arasındaki dil çeşitliliğini de açıklayarak, bu ilahi müdahalenin bir sonucu olarak farklı dillerin ortaya çıktığı fikrini vurgular. 

Belki de hikayenin doğru olup olmadığını bir kenara bırakıp tartışılması gereken konu; hırsın bir sınırı olup olmaması gerektiğidir. Sorulması gereken soru hangi noktada hırsın, amaca ulaşmanın ötesine geçip kibri de beraberinde getirdiğidir. Peki, insanlık hırsın yarattığı bu silik çizgiyi nasıl ayırt edebilir?